Seçmenin kararının anlamı

Paylasımcı Mesaj Sayısı : 75 Kayıt tarihi : 08/12/08

Fehmi Koru

Seçmenin kararının anlamı
Ak Parti'nin yoğun katılımlı bir seçimde sandığa gidenlerin neredeyse yarısının oyunu alma başarısı için ne derseniz haklısınız… Cumhurbaşkanı seçimi süreci -daha doğrusu Abdullah Gül'ün önünün kesilmesi- hayli önemliydi seçmenin kararı için; etkili kampanya yürütemeyen muhalefetin yeterince güven vermemesi, hatta medyada yuvalanmış kaşarlanmış tiplerin salvo ateşleri de Ak Parti'yi seçmen gözünde tercih edilir kıldı... Bunlar tamam, tamam da, fotoğrafın bütününü görmemizi yine de sağlamıyor. Bu sebeple tabloya biraz daha yakından bakmak şart...
Bir-iki il hariç Türkiye'nin bütününde birinci parti oldu Ak Parti; seçim sonuçlarına harita üzerinde bakıldığında her yer papatya sarısına bürünmüş durumda. Daha önce anlaşılmaz sebeplerle Ak Parti'den uzak duran iller bu defa oy vermede fazla nazlanmamışlar; partinin oy deposu olan illerde de fazla bir tercih sapması yaşanmamış... Buradan çıkacak sonuç belli: Ak Parti'yi ve temsil ettiği değerleri bütün Türkiye kucaklamış bulunuyor.
Bu durumda “Ak Parti'nin temsil ettiği değerler nedir?” sorusuna cevap aramak gerekiyor.
Kendini 'muhafazakâr demokrat' olarak tanımladığı biliniyor Ak Parti'nin; bir ara unutulmaya terk edilmiş gibi duran bu tanımlama son seçim kampanyası sırasında Başbakan Erdoğan tarafından yeniden tedavüle sokuldu. Ak Parti'nin seçim başarısında kendini geniş kitlelere bu biçimde tanıtmasının rolü hiç küçümsenmemeli. Türk toplumu da, büyük bölümüyle, Ak Parti'nin temsil ettiği iddiasını taşıdığı 'muhafazakâr' ve 'demokrat' değerlere sahip insanlardan oluşuyor.
Her siyaset bilimcinin artık kabul etmek zorunda kaldığı üzere, Ak Parti'yi merkez partisi konumuna taşıyan da o 'muhafazakâr' ve 'demokrat' değerler işte…
Bu konu ne zaman açılsa aynı hataya düşülüyor: Ak Parti'nin muhafazakârlığı tutuculuk anlamına gelmiyor; tam tersine, yenilikçi ve değişimci bir siyasi örgüt Ak Parti. Daha önce hiçbir sağ veya sol partinin iktidarı sırasında denemeye yanaşmadığı ölçüde bir değişimcilik sergiledi Ak Parti ilk 4,5 yıllık iktidarında... Yalnızca yürütülen Avrupa Birliği politikası ve ABD ile Türkiye'nin çıkarlarını ön planda tutan ilişkilerde görülmedi bu yeni yaklaşım, toplumsal hayatın başka alanlarına da yansıdı. Türk toplumu, Ak Parti'ye oyunu verirken, dünya ile eşit şartlarda buluşma beklentisini de ifade etmiş oldu.
'Muhafazakâr' oluş kendisini daha çok toplumsal değerler alanında dışa vuruyor Ak Parti'de. Dindarlığı dışlamayan bir lâiklik anlayışına sahip Ak Parti; özgürlükçü, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünden yana, demokrasiye sahip çıkan, ama bu değerlerin birlik ve bütünlüğü korunmuş bir vatan coğrafyasında yaşama iradesiyle anlam taşıdığını bilen bir muhafazakârlık bu. Sonuncusu TESEV'in Kasım 2006'da bulgularını açıkladığı 'Değişen Dünyada Din, Toplum ve Siyaset' çalışması olmak üzere bütün sosyolojik araştırmalarda, Türk toplumu, düşünce özgürlüğü (yüzde 94.9), din ve vicdan özgürlüğü (yüzde 94.6), demokrasi (yüzde 91.5), Cumhuriyet (90. Cool

, lâiklik (76) ve dindarlık (72.9) gibi kavramları ortak payda olarak sayıyor; ne bir eksik ne bir fazla ve hiçbirini diğerine feda etmeksizin… Toplumun en azından yüzde 70'inin etrafında birleşebildiği ortak paydalar bunlar…
Ak Parti'nin iktidardaki ilk dönemi, değişimcilerle tutucular arasında sürekli mücadeleye sahne olduysa, bunun sebebi de aynı gerçekte yatıyor: Türkiye'de geleneksel iktidar odakları, yönetici seçkinler, toplumun paylaştığı değerlerden bazılarına karşılar; birçoğu o değerlere düşman bile sayılabilir. Ancak, yakın tarihimiz, yönetici seçkinlerin ters baktığı değerlerden toplumun vazgeçmek niyetinde olmadığının tanığı; bütün baskılara, müdahalelere, darbelere rağmen, toplum kendi değerlerine sahip çıkıyor, sahip çıktığına inandığı kadrolardan yana tavır alıyor.
Son seçim başarısı Ak Parti'nin, toplumun ortak paydasını teşkil eden değerlere sahip çıkmasıyla birebir ilişkilidir. Bu topraklar üzerinde yaşayan azınlıkların, etrafa salınan ve bazı çevrelerin müthiş etkilendiği korkulara rağmen, ülkede sayısal çoğunluğu teşkil edenler ile aynı siyasi çizgiye oy vermesi de bunun o çevrelerde doğru algılandığını gösteriyor.
Yeni bir dönem başlıyor, hayırlar getirsin…