İSLAM-YOLU
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
İSLAM-YOLU

PAYLASMAK&YARDIMLASMAK BİZLERİN EN SADIK YÜREĞİMİZDİR..
 
AnasayfaKapıGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Düşman "savaş" değil, emperyalizmdir!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SNELMAN
SİTE SAHİBİ
SİTE SAHİBİ
SNELMAN


Erkek
Mesaj Sayısı : 205
Lakap : Zamanın Rehberi
Kayıt tarihi : 05/12/08

Düşman "savaş" değil, emperyalizmdir! Empty
MesajKonu: Düşman "savaş" değil, emperyalizmdir!   Düşman "savaş" değil, emperyalizmdir! I_icon_minitimePtsi Mart 09, 2009 6:27 pm

DÜNYANIN HER YANINDAKİ 15 ŞUBAT PROTESTOCULARINA BİR AÇIK MEKTUP


Düşman "savaş" değil, emperyalizmdir!




(Amerika'dan emperyalist savaşa ve emperyalizme karşı bir tavır)

Bugün, 15 Şubat'ta, başını Bush'un, ABD emperyalizminin çektiği savaş kampanyasına karşı dünyanın her yanında, Avrupalı savaş karşıtı güçlerin inisiyatifi üzerine büyük yürüyüşler yapılıyor. ABD'deki savaş karşıtı hareketin aktivistleri olarak bizler için bunun olumlu yanı, şunu daha iyi görebilmemizdir: Başta "kendi" emperyalizmimiz, ABD emperyalizmi gelmek üzere emperyalizmin demir pençeleri altında olan dünyadaki sömürülen ve ezilenlerle dayanışma içinde kendi payımıza düşeni yapmak için bizler büyük bir sorumluluğa sahipken, dünyada barış ve adalet hareketinin başını biz çekmiyoruz. Daha da önemlisi, bugünkü dünya çapındaki yürüyüşler dünyada emperyalist savaşların düşmanlarına şunu çok daha açık bir şekilde gösteriyor ki, onlar ABD'deki anti-emperyalist ve savaş karşıtı güçlere ellerini uzatırken, bu muazzam çatışmada önderliği ABD'deki "ilericiler"in almasını beklemek veya buna bel bağlamak zorunda değiller. Gerçekte bu mücadelenin başını çekenler uluslararası işçi sınıfı ve ezilen halklardır.
Bu büyük öneme sahiptir, çünkü düşman savaş değil, emperyalizmdir. Bush ve ABD emperyalizminin, özür dilemeyen egemen ve "nükleer" Kuzey Kore'ye karşı kaydadeğer derecedeki yatıştırıcı tavrı, aynı Bush'çuların Irak'a karşı küstahça mağrur, gözdağı veren, tehditkâr tavrıyla büyük tezat içindedir. Dünyada kitlesel imha silahlarının çoğuna ABD'nin sahip olmasının yanı sıra, Irak ve Kuzey Kore'ye karşı bu çifte standart, Bush ve ABD emperyalizminin esas derdinin bu silahlar olmadığını tamamen açığa vuruyor. Gerçekte onlar, Irak'ın petrol ve doğal gaz kaynaklarını ele geçirme ve tüm Ortadoğuyu kontrol altına alma istek ve ihtiyacı konusunda gösterdikleri gayreti gizleyemiyorlar. Hayati önemdeki bu kaynakların kontrolü, ABD emperyalizminin kapitalist dünya ekonomisindeki hegemonyacı konumunu koruyabilmesinin anahtarıdır. Bugün emperyalist hegemonyada ABD'nin en büyük rakipleri olan Almanya ve Fransa'nın, Bush'un Irak ve Ortadoğu'ya ilişkin Hitler'vari tavrına en güçlü karşı çıkanlar arasında olmasının nedeni tam da budur.
Fransa ve Almanya'daki daha "uygar" emperyalistler, Rusya ve Çin gibi başka önemli güçlerle bu amaçta birleşti, ki bunların hepsi ABD'nin emperyalist hegemonyacılığıyla güçlü bir taktik anlaşmazlık içindedir. Saddam sonrası Arap petrol alanlarında bunlardan birine veya diğerine pastadan daha iyi bir pay verilmedikçe ve verilinceye kadar, bunlar başını Bush'un çektiği dünya halklarına karşı terör savaşının Irak'la (ve Filistin'le) ilgili aşamasına karşıdırlar, fakat Afganistan, Kolombiya ve Filipinler halklarına karşı savaşa değil. İşte bunlardır uluslararası sosyal-demokrasinin güçlerini "savaşa" karşı çıkmak için birleştiren, ve fakat bunlar savaşı doğuran emperyalist sisteme karşı çımkıyorlar.
Seksen yedi yıl önce, Birinci Dünya Savaşı sırasında Lenin şunu vurguladı: "Bugünkü kapitalizmi belirleyen temel özellik, büyük girişimcilerin tekelci birliklerinin egemenliğidir. Bu tür tekeller, bütün hammadde kaynaklarının tek elde toplandığı koşullarda en sağlam duruma gelirler, ve uluslararası kapitalist birliklerin, rakiplerinin her türlü rekabet olanaklarını yok etmek, örneğin demir rezervlerini ya da petrol kaynaklarını (abç) vs. satın almak yönünde ne büyük bir gayret sarfettiklerini gördük... Kapitalizm ne kadar gelişmişse, hammadde eksikliği kendini ne kadar hissettirirse, rekabet ve dünyada hammadde kaynakları için mücadele ne kadar şiddetlenirse, sömürge elde etme mücadelesi o kadar amansızdır." (Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması)
Aynen bugün olduğu gibi, Lenin'in döneminde de, "ekonomide tekellerin, politikada tekelci olmayan, şiddetli olmayan, ilhakçı olmayan yöntemlerle bağdaşır olduğunu" iddia eden burjuva liberalleri, oportünistler, sahte işçi liderleri ve benzerleri vardı. Bu sosyal-demokratlar, ilhakçı politikayı, sanki emperyalistler başka bir yolu seçebilirlermiş gibi göstererek emperyalizmi şirin gösteriyorlar. Sosyal-demokrasinin siyasi çizgisi "savaş"a karşı çıkarken, sistematik olarak savaşı üreten tekelci kapitalist ve emperyalist sistemi desteklemektir. Lenin devamla şunları kaydeder: "Tröstlerin ve bankaların ekonomik temeline vurmadıkça, tröstlerin ve bankaların politikasına karşı 'mücadele' kendini burjuva reformizmine ve pasifizmine indirger." (age)
İster Almanya'daki gibi iktidarda olsun, ister ABD'deki "radikal" Yazışma Komitelerinde olsun, dünyanın her yerinde uluslararası sosyal-demokrasi bugün emperyalizm hakkında ve merkezi New York City / ABD'de (arazisi petrolcü Rockefeller ailesi tarafından bahşedilmiş!) olan Birleşmiş Milletler Örgütü hakkında sosyal-pasifist ve sosyal-demokrat hayaller yayıyor. Uluslararası sosyal-demokrasi, Bush ve ABD emperyalizminin Irak ve Ortadoğu halklarına karşı savaş açmasını durdurmak için BM Örgütünü kullanmak istiyor. Fakat BM Örgütü bugün sadece statükonun, bugünkü tekelci kapitalist sistemin, başını ABD emperyalizminin çektiği emperyalizmin bir aracıdır. Bush ve kafadarları, rakiplerinin Irak'a ve Ortadoğuya el koymalarını hoşgörüyle karşılamalarını sağlamayı, veya onları buna zorlamayı veya bu amaçla satın almayı başaramadığı takdirde, BM Örgütü bir kenara koyulacaktır.
ABD'nin kendi içinde ise -bazı öndegelen demokrat politikacılar ve ABD emperyalizminin AFL-CIO (sarı, reformist işçi örgütleri -ÇN) başkanı John Sweeney ve NAACP'nin (reformist Siyahların örgütü -ÇN) üst yönetimi gibi ana sosyal dayanaklarından bazıları da dahil- sosyal-demokrat güçler nihayet dış politikada Bush rejimiyle taktiksel görüş ayrılıklarını dile getirmeye başladılar. Ve AFL-CIO ve NAACP liderleri Bush'un 11 Eylül sonrasında Afganistan'da bitmek bilmeyen terör savaşını, Filistin'de ABD destekli İsrail saldırganlığını, Plan Colombia tırmanışını ve Filipinler'e ABD savaş birliklerinin sokulmasını desteklerken sessiz kalan oportünist güçlerin birçoğu, şimdi savaş karşıtı hareketin liderliğini devralmak için manevralar yapıyorlar!
Barış insanlık kitlelerinin çıkarınadır. Şükür ki uluslararası işçi sınıfı ve ezilen halklar, Bush rejiminin ve ABD emperyalizminin bizleri bölüp teslim almasına artık daha fazla izin vermememiz gerektiğini ve dünya barışının biricik yolunun, başını ABD emperyalizminin çektiği emperyalizmin yenilgiye uğratılmasından geçtiğini gittikçe daha iyi anlıyorlar, ki bu yenilgi, insanın insan tarafından sömürülmesi sisteminin ortadan kaldırılmasına ve sosyalizmin kurulmasına götürecektir.
Bugün, New York City sokaklarından Manila'ya kadar emekçi insanlar, savaş karşıtı yürüyüşlere işçi sınıfından oluşan bir belkemiği sağlıyorlar. Bu proleter güçler, ezilenleri ve sömürülenleri proleter enternasyonalizmi temelinde birleştirme yeteneğine sahip Leninist-Stalinist bir önderlik talep edecekler ve bunu üreteceklerdir. Son tahlilde, dünya barışını sağlama yeteneğine sahip olanlar bu güçlerdir.
Bütün ülkelerin işçileri ve ezilen halklar, birleşiniz!

15 Şubat 2003


Ray o. Light
Boxholder
DLD - 354
58 Batterymarch Street
Boston, MA 02110
USA
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://islam-yolu.hareketforum.biz
 
Düşman "savaş" değil, emperyalizmdir!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
İSLAM-YOLU :: (¯`·._. SİYESET MEYDANI ._.·´¯) :: Denge&Politika-
Buraya geçin: